İstanbul'a geldiğimden beri toplu taşımadan pek şikayetim olmadı.Genelde tren yolunu kullandığımdan olsa gerek..karşıya geçiceksem ilk tercihim vapurdur herzaman deniz aşığı olan biri olduğumdan.ancak vakitli bir durum varsa mülakat v.s metrobüsü kulllanırım.ama bence hepsi biryana vapurla geçmek mükemmel...keşke kadıköyden evede vapurla gelebilsem.Geçen gün karşıya geçerken farkettim izledim yine İstanbulu..İstanbulun her yeri her yanı ayrı güzel,ayrı bir hava,ayrı bir kültür ayrı bir hikaye..belki güzel belki acı bazı insanlar için bu hikayeler..benim İstanbul'u sevmem zaman aldı.nedenini düşündüm o günkü vapur seyahatimde.İstanbul'a aşık olarak gelmemiştim bu şehre,vay be İstanbuulll dememiştim.Çok iyi hatırlıyorum okula kaydımı yaptıktan sonra kadıköy de balon cafede babamla oturup annemi aramıştım şimdi deniz kenarında çay içiyoruz işte bizde istanbulda demiştim (aslında hiç mutlu değilim keşke orda olsaydım yatıyordu bu cümlenin altında)..İstanbulu sevmem benim İstanbulun içindekileri,içindekini sevmemle başladı.Onu sevdikçe,ona bağlandıkça İstanbul'uda sevdim,İstanbul'a da bağlandım..bir kişi bütün bir şehri sevdirebilir diye bir söz vardır gerçekten insanlar yaşıyor ki söylüyor bu sözleri birkez daha anladım..
Daha sonra düşündüm bunu gerçekten böyle,içinde sevdikleriniz olmadıkça o mekanlar hiçbir anlam ifade etmez .bakın bakalım kimsesiz olsanız,sevdikleriniz olmasa kız kulesi nasıl gözükecek gözünüze...
Bu savımı destekleyen birçok söz,şarkıda varmış,düşüncem derinleştikçe ve bu yazıyı yazdıkça aklıma geldi.Neyleyim İstanbul'u ,Sensiz İstanbul'a düşmanım v.s..
Sonuç olarak bir şehre bağlanmanın içinde barındırıkları ve yaşattıklarının neden olduğunu söylemek istiyorum..şehir tek başına birşey ifade etmiyor bence..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder